16 Aralık 2019 Pazartesi

BİR ÇÖRTÜĞÜN HATIRLATTIKLARI

Çare Dergisi Güz 2019 sayısında yayınlanmıştır.

       Serdar KORKMAZ'a
Kaç yaşındaydım bilmiyorum ama şu kadar var ki eşeğin heybesine sığacak kadar küçüktüm onu iyi hatırlıyorum. Dedem beni eşeğin heybesine koyup bağa götürmüştü. Bağa varıp beni indirdiğinde ayaklarım uyuşmuştu, ayakta durmakta zorlanmıştım bir müddet. 
Beni bir ağacın altına oturtup yarım bıraktığı ot biçme işine koyuldu. Bense şaşkın gözlerle etrafı izlemeye… Dedem yonca tarlasında tırpan sallıyordu ha bire, burnuma taze biçilmiş yoncaların kokusu geliyordu. Oturduğum ağacın hemen önündeki arktan kol kadar bir su akıyordu, etrafımda önce korktuğum sonra alıştığım envai çeşit böcek geziniyordu. Kıpır kıpırdı her şey; altında oturduğum ağacın dalları hafif hafif sallanıyordu, önümde akan su şırıldıyor, dedemin tırpanın biçtiği otlardan çıkan sesler kulağıma kadar geliyor, böcekler, karıncalar bile neredeyse bana seslerini duyurmaya çalışıyordu. Kuşları söylemiyorum bile, onlar daha ben gelir gelmez şarkılarına başlamışlardı zaten. 
Sonra dedem elindeki tırpanı bırakıp gelip oturdu yanıma terlemişti, inan o ter kokusunu bile hâlâ unutmadım. Acıkmıştım, dedeme “acıktım dede ben” deyince “kurban olduğum, hemen hazırlarım şimdi” dedi ama ben ortada yenilecek bir şey görmemiştim. Dedem kalktı yerinden beni içinde getirdiği heybenin diğer gözünden bir küçük çıkın çıkarıp koydu önüme, az ilerimizde yonca tarlasının yanından bir yere gitti elinde birkaç yeşil soğanla geldi. Çıkını açtı bir güzel önümüze, içinde babaannemin koyduğu ufak bir beze sarılı çökelek vardı bir de kuru yufka parçaları. Yufka parçalarını önümüzde akan arktan eline su alıp serpeleyerek yumuşattı tek tek. Sonra bir çökelekli soğanlı dürüm yaptı ki sorma dostum. Ben böyle bir tadı daha bu yaşıma kadar almadım bir daha. 
Elimdeki çörtüğü dişlerken anlatıyordum bunları, ama bizimki hâlâ çörtüğü -renginden huylandığından olsa gerek- içinden kurt çıkacak diye korka korka ısırıyordu. Gülümsedim tabi, hem bir çörtüğün beni alıp tâ çocukluğumun en uzak hatırasına götürmesine hem de bizimkinin çörtük nedir bilmeyişine. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder