Bir
devletin veya bir kurumun veya bir şirketin veya herhangi bir organizasyonun
verimli, düzenli ve sıkıntısız işleyebilmesi; uhdesinde olan işleri layıkıyla
yerine getirebilmesinin en gerekli –önemli demiyorum dikkat- şartı, bu
mekanizmaların liyakatli insanlara teslim edilmesidir elbette.
“Kalifiye
eleman” diye tabir edilen -bir alanda kendini yetiştirmiş, uhdesindeki işi
layıkıyla yapabilecek yeterlilikteki insan- yukarıdaki paragrafta saydığım
kuruluşların en çok ihtiyaç duydukları bir şeydir. Bu gereksinimin aksini kimse
iddia etmez kanımca. Ama benim ifade etmeye çalışacağım şey bu durumun çok da
önemsenmeyen “kalifiye eleman”ın seçimi işinin nasıl yapılması gerektiğidir.
Şöyle ki anlatmak istediğim, iş bu gerekliliğin uygulamasına geldiğin de
seçimin layıkıyla yapılmadığıdır.
Bir
şekilde bir görev için insan seçmek amacıyla sınavlar, mülakatlar vs.
yapılmaktadır. Liyakatli insanı bulmak için bu bir yöntemdir ama asla tek
başına yeterli değildir. Yazılı ve/veya sözlü sınavlardan başarı ile çıkmış
herkesin o sınavlara amaç olan işi veya görevi hakkıyla yapacak donanımda ve
yetenekte olduğu anlamına gelmez elbette. Gazetenin bu mütevazı köşesinde
ayrıntılarıyla irdeleyemeyeceğimiz kadar kapsamlı bir konu olduğu için sınavların
niteliğine değinmek istemiyorum. Ama insan seçme ve yerleştirme işi için sınav
sisteminin, işin gerekliliğine göre bilimsel yaklaşımlarla yapılması
gerektiğini ifade etmeden geçmeyelim.
Liyakatli
insanı bulma adına yapılacak en bilimsel sınavların yanında bence asıl olarak
yapılması gereken adeta bir insan avcısı gibi davranmaktır. Nasıl? Şöyle ki bir
makama, göreve veya daha net bir ifadeyle bir sorumluluğa getirilecek insan
bulma adına bu seçimi yapacak müdür, patron, amir vs. her kimse bir şekilde
yetenekli, liyakatli insanları tespit için iyi bir gözlemci olmalıdırlar. Çünkü
bir insanın liyakatini tam olarak yaptığı işle anlarsınız. Eskilerin
ifadesiyle: “Âyinesi iştir kişinin lâfâ bakılmaz.” gerçekten. Her ne kadar
bilimsel sınavlar da uygulansa seçilen kişilerin gerçek yeterliliğini ancak o
işi yaparken görebilirsiniz. İşte tam bu sebepten dolayı 2 -3 saatlik birkaç
sınavla kalifiye eleman- liyakatli insan belirlemek mümkün değildir.
Kaldı
ki bazen böyle bir seçim mevzu bahis olduğunda gerçek liyakat sahipleri bu
seçmelere girme konusunda isteksiz veya desteksiz olabilmektedir. Tam tersine
liyakatsiz insanlar, bir takım çevrelerden veya kişilerden aldıkları güçle daha
pervasız davranarak ehil insanların önüne geçebilmektedirler. İşte tam da bu
sebeple her görev seçimi yapılması gerektiğinde o kurumun yetkililerinin
gerçekçi ve cesur davranarak liyakatli insanları tespit etme kararlılığında
olmalıdırlar.
Buradan
herhangi bir şekilde bir iş ve görev için insan seçmesi gerekli herkese şunu
tavsiye edebilirim: Vereceğiniz görevin niteliğine uygun insanı bulmak için
kafanızı kaldırın ve biraz gözlem yapın, çevrenizdekilerin yaptıkları işlere
bakın belki sizi başarıya taşıyacak olan insan size görünmeden işini hakkıyla
yapmaya çalışıyordur. Ama dikkat edin, göz boyayıcılardan ve makam ve mevki
için hırslananlardan sakının. Vesselam.
Hüseyin
Hilmi ARSLAN
Yeni Ufuk Gazetesi
24.06.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder