1 Temmuz 2014 Salı

ŞEHRE KOPUK GÜLÜŞLER


bu şehirden çıkarın beni 
gülleri kokladığım 
çiçekleri suladığım için 
kopuk gülüşler bırakacağım 
şehrin eşiğine 
zamane çocukları gibi diyeyim 
tutmadı bu şehir beni 
biraz da baydı hani 
işte döküyorum kelimelerimi 
yoksa şişecekler 
yoksa tıkayacaklar beni 

korkutulmuş korkuluklar gördüm 
silik kalabalıklar arasında gezinen 
dar aralıklarından geçerek şehrin 
ve geniş kaldırımlarında fütursuz oturan 

her yalanda gürbüzleşen 
nefislerinin 
kızarmayan yüzleriyle 
kara ve karanlık kimseler gördüm 
bir de 
yaz güneşiyle hemhâl 
kavruk tenleriyle 
ırgat çocuklarının 
nasıl ak pak olduklarını gördüm bu şehirde 
gerçi anlamaz kimileri 
bu şehrin ırgat çocuklarının 
neden en çok kışı sevdiğini 
ne çayı biter bu şehrin 
koyu kopkoyu acı ve keskin 
ne de arkası gelir iç içe girişik birleşik cümlelerin 

tuttu inatlaşacağım bir kere 
nemrudî düzenlere karşı 
eylemde buldum kendimi 
kendimi bu ateşin içine ben attım 
ibrahimî bir adamı dinlemedim 
yandım 
su taşımadı bana karınca 
karınca benden yana olmadı anlayacağın 
dinleseydim ve teslim olsaydım ismailce 
belki bulacaktım ateşi 
serin ve de selametli 

bu şehirde susamadım bir 
ağzımda çiğ et kokusu 
konuştum, yoruldum 
yoruldum konuştum 
sussam kurtulurdum belki 
öyledir de elbet 
kurtulmak için konuştum ben 
kurtarmak için konuştum 
sonra kurtarılmak için konuştum 
çiğ eti dişlemek istemezdim oysa 
kandım da konuştum 
konuştum ha konuştum 
bu şehirde susamadım bir 

ve çıkacağım bu şehirden 
yine ve yeniden sulamak için 
çiçekleri 
ve koklamak için gülleri 
kopuk gülüşler bırakacağım 
eşiğine biraz da sitemler, kahırlar 
ve yine ve yeniden 
yeni gülüşler takınacağım.

1 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil