Gazze bombalanıyor. İçimiz acıyor,
öfkemiz kabarıyor, yumruklarımızı ve dişlerimizi sıkıyoruz. Bir şeyler
yapabilmenin yollarını arıyoruz. Hemen profil resmimize bir Filistin bayrağı
koyuyoruz sosyal medyada veyahut ölen Filistinli çocukların resimlerini
paylaşıyoruz hani şu altında meşhur o içeceği, reklam olmasın adına gerek
yok, almamayı tembihleyen sözler yazan
resimler. Daha başka ne yapıyoruz; biraz daha öfkeli olanlarımız mesela, bir
meydanda toplanan kalabalığın arasına karışıp “kahrolsun İsrail” sloganları
atıyoruz. Kızıyoruz insanlara “Bakın falan ülke insanları nasıl tepki
gösteriyorlar, hadi sizde gücünüzü gösterin falan falan ürünleri sakın almayın
toplumsal bilinç oluşturalım.” “Bütün Müslümanlar bir olsa tükürüğümüzle
boğarız, ama nerede! Biz birlik olamayız ki!” “Hükümet samimiyse tepkisinde
derhal şunları şunları yapmalıdır!” diyoruz değil mi?
Peki, asıl bütün bunları yapmak
yetiyor mu? Tepkilerin yeterli olup olmadığını sormuyorum. Yani o tepki denilen
şeyin en yüksek düzeyi neyse, yapabilsek sesimiz bir tankın önünü keser mi
acaba? Hiç sanmıyorum. Çünkü biz tepkimizi artırdıkça onlar etkilerini
artıracaklar, ters bir orantı var bu işte bana göre. Ne yapmalı o zaman oturup
vaz mı geçelim mücadeleden? Hayır, geçmeyelim. Ya nasıl olacak? Yukarıda
saydıklarım bir mücadele değil ki. Biz onları yapmakla mücadele etmiyoruz ki.
Gürültü yapıyoruz sadece. Gürültü ancak kargaları kaçırır.
Mücadele dedim ya şimdi yine
bazılarınız dışa dönük bir mücadele yapmamız gerektiğini söyleyeceğimi
düşünecek. Hayır tam tersi. Gazze’yi de Suriye’yi de Doğu Türkistan’ı da vs.
vs. kurtaracak mücadele, önce hepimizin içinde, tam da kalbinde başlamalıdır.
Önce kalplerimizi diriltmeliyiz ve gerçek Müslümanlar olmalıyız. Çünkü
biliyoruz ki “İnanıyorsanız Üstünsünüz” buyuruyor Allah Teala, çünkü biliyoruz
ki: “Gerçek imanı elde eden kainata meydan okuyabilir.”. Bizi gerçek insan ve
Müslüman yapacak ve hakiki imanı kazandıracak sır kalbimize dönüp önce onu
diriltmektir. Manen hasta ve ölü kalpler yani önce kendisini diriltememişler ne
kadar slogan atarlarsa atsınlar Gazze’yi kurtaramayacak İslam birliğini
diriltemeyeceklerdir.
Dillerimiz yalan söyledikçe,
alınlarımız secde izleriyle süslenmedikçe, cüzdanlarımız sadaklarla
bereketlenmedikçe, ruhumuz Kur’an’la kalbimiz zikirle dirilmedikçe emin olun
her gün Müslüman ve mazlum kanı akmaya devam edecek.
Kardeşim sen dirilirsen, evin
dirilir. Evin dirilirse mahallen dirilir. Mahallen dirilirse camilerin dirilir.
Camileri ayakta olan bir millet gerçek dirilişe uyanmış demektir. Bırakalım
artık televizyon başında uyuklamayı. Sokakları amaçsız bir şekilde arşınlamayı.
Kalkın ayağa ve kendinizi kurtarın önce, çünkü biz kurtulmadıkça
zincirlerimizden kundaktaki bebekler hiç uyanmayacak, Gazze uyanmayacak aydınlık
bir sabaha, Doğu Türkistan’dan muştular gelmeyecek. Biz dirilmedikçe, kimse
kusura bakmasın, Hanzala yüzünü dönmeyecek ve hiç büyümeyecek. Vesselam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder