8 Temmuz 2014 Salı

MUHALEFET VE TARAFGİRLİK MESELESİNİN ÖZÜNE BİR BAKIŞ


Baştan belirteyim ki okuyacaklarınız siyasi yorum değildir ama elbette siyaseti, siyasileri ve siyasetle ilgilenenleri doğrudan ilgilendirmektedir. Bildiğimiz üzere siyasetin iki ana gerçekliği var bunlar: tarafgirlik ve muhalefet. Bu iki kelime elbette sadece siyaset alanına ait değiller; terim olarak siyasetin, durum olarak hayatın içindendirler. Amacım bu yazıda bu iki kavram üzerinden düşünce ufkunda yeni bir gözlem yapmaktır.

Türk dil Kurumunun hazırladığı sözlükte muhalefet kelimesinin üç anlamı verilmiş:
1.       Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık. 
2.       Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu. 
3.       Demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler.

Görüldüğü üzere ilk tanımdan başlayarak kelime soyutluktan sıyrılıp somutlaşıyor ve kurumsallaşma anlamı kazanıyor. Modern toplumunun muhalefet algısının seyrini bu değişimden anlayabiliriz. Muhalefet, daha Türkçe bir ifadeyle karşı olma durumu kendi içinde o durumda bulunan kişi için derin tutarsızlıklar; farkına varılamayacak derecede yanılgılar taşıyabilir kanısındayım. Yalnız şunu lütfen atlamayalım: TDK’nın muhalefet kelimesine verdiği üçüncü anlamı şimdilik dışarıda tutalım, çünkü iktidar olan bir parti de olamayanların muhalifidir ve anlatmaya çalışacağım durum her türlü muhalefet ve de ayrıca tarafgirlik için geçerlidir. 

Konumuza dönersek muhalefet kavramının özüne indiğinizde muhalif olma durumunun kişinin kendi düşünce ve yaşam biçimiyle doğrudan alakalı olduğunu görürüz. Yani insanı muhalif kılan maalesef genel geçer gerçeklik değildir. Daha öznel durumlardır. İşte bu hakikatten dolayı muhalif/muhalefet olma ve dahi tarafgir olma meselesi hassas bir duruma dönüşüyor. Hiçbir insanın kendisi(Peygamberler hariç)tamamıyla hakikatin ölçüsü olamayacağına göre ve bütün insanlar görüş ve fikirlerinde yanılabileceklerine ve dahi aldatabileceklerine göre muhalif ya da tarafgir olma meselesini kendi iç dünyamıza göre değil değişmez hakikatlere göre şekillendirmelidir. O zaman böyle bir gerçeklik ortaya çıkmışken şunu da ifade edelim ki: yukarıda verilen muhalefet tanımlarından aslında sadece birincisi gerçekliğe daha uygundur, diğer ikisi gerçek muhalefet değil tarafgirliğin bir başka tezahürü olmaktadır.

Muhalif ya da tarafgir olma durumunu toptancı, heptenci vs kabullenme veya reddetme şekliyle anlamak; bendense benim gibiyse iyi, değilse kötü algısıyla yaklaşmak bir hastalıktır esasında.  Muhalefet, gerçeklikle bağdaşır bir algıyı edindikten sonra yani hakikat olanı araştırıp bulduktan sonra yanlış olan yani hakikate aykırı olan durum, olaylara karşı olmaktır. Bunu başarabilmek için ise insanın kendini önce iyi bir iç muhasebeye tabi tutması ardından gerçek ve doğrunun arayıcısı olması gerekir.

Muhalefet ve tarafgirliğin en çirkin olanı ise menfaatin, faydalanmanın mihenk olduğu durumlardır. Böyle bir muhalefet veya tarafgirlik tam bir ahlaksızlıktır. Menfaati ölçüsünde taraf veya muhalif olmak insana ve topluma yapılmış büyük bir ihanettir. Bu durum ayrı bir yazının konusu olabilir. Vesselam.


Yeni Ufuk 08.07.2014 

Hüseyin Hilmi ARSLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder